Kategoriler

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Hilde Domin (1909-2006)



27 Temmuz’da Köln’de doğdu.




                                                                Gidebilmeli
Ve yine de bir ağaç gibi olmalı:
kökleri yeryüzünde

“Ben H.D. şaşılacak derecede gencim. 1951 yılında dünyaya geldim. Herkesin dünyaya geldiği gibi ağlayarak. Almanca anadilim olmasına rağmen, doğduğum yer Almanya değildi. İspanyolca konuşuluyor ve evin önü hindistancevizi palmiyeleriyle doluydu.” Diyen Hilde Domin aslında Köln’de Löwenstein adıyla dünyaya geldi. Dominik Cumhuriyeti’ne sürgüne gittikten sonra soyadını Domin olarak değiştirdiği gibi sürgünde başlayan edebiyat yaşamını da yeniden doğuş zamanı olarak ilan etti. Mekansal sürgünlüğünü dilsel olana dönüştürmemek için Almanca yazmaya devam etti. Hatta farklı diller arasındaki yolculuklarından dolayı kendisini bir “dil Odysseus”u olarak adlandırdı. Domin şairliğinin yanı sıra kısa öykü yazarı, yorumcu, çevirmen ve yayıncı olarak da etkinlik gösterdi.

Köln’de dünyaya gelen Hilde Löwenstein, hukuk, politik bilimler ve felsefe öğrenimi gördü. Bu süreçte Heidelberg’te Erwin Walter Palm ile tanıştı. Hitler’in iktidara gelmesinin ardından Roma’da ve Floransa’da öğrenimine devam etti. Palm ile evlenmelerinin hemen ardından her ikisinin de Yahudi kökenli olmaları nedeniyle Paris üzerinden Londra’ya sürgüne gitmek zorunda kaldılar. Sürgünlükleri orada da sonlanmadı. Önce Kanada ve sonra da St.Domingo’ya giderek oraya yerleştiler. Yabancı dil dersleri verdi, çeviriler yaptı Hilde Palm. 1954 yılına kadar St. Domingo üniversitesinde Almanca okutmanlığı yaptıktan sonra, Almanya’ya geri döndü.

Sürgünlük yıllarında kendisini dünyanın kıyısına bırakılmış hissettiğini ifade eden Domin, dilinin vatanı olduğunu şiirlerinde ve düz yazılarında dilselleştirdi. Şiir dinletilerinde şiirlerini iki kez okuyan Domin’in şiirleri 26 dile çevrildi. Şiir ve öykülerinde dil sorunsalını farklı boyutlarıyla ele alırken, sürgünlük, kadın sorunları gibi konuları da yapıtlarının odak noktasında tuttu. 


Kendime bir oda döşüyorum havada
Akrobatlar ve kuşlar arasında:
Yatağım duygular trapezinin üzerinde
tıpkı rüzgarda bir yuva
dalın en ucunda

(…)

Ama ben kuşların tüyleri arasında, yüksekteki boşlukta sallanıyorum
Başım dönüyor. Uyumuyorum.
Elim
tutunacak bir dal arıyor ve
bir tek gülü buluyor dayanak. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.