14 Mayıs Schlagtow’da (Greifswald/Mecklenburg)
doğdu.
Anımsamak tehlikelidir. Ama unutmak daha da
yıpratıcıdır.
“Aşk, yemek ya da uyumak gibi yaşamın bir
parçasıdır.(…) Aşk, kişinin kendi benliğinin bir parçasını tanımasını sağlar, böylesi
bir deneyimi yaşamayanınsa kimliği örtük kalır” diyen
Karin Struck aşkın birçok yüzünü yaşamayı ve yazmayı yeğlemiş bir yazardır.
1953 yılında ailesiyle birlikte Doğu
Almanya’dan Batı Almanya’ya göçen yazar birçok farklı kent ve üniversitede Romanistik,
psikoloji ve Alman dili ve edebiyatı öğrenimi gördü. 68 Hareketinde aktivist
olan Struck, çeşitli büro işlerinde ve fabrikada çalıştı. 1973’ten sonraysa
serbest yazarlık yapmaya başladı.
Dört çocuk annesi olan yazar, kendisinin de
bir kez deneyimlediği ve uzun süre kendisiyle hesaplaşarak, kolay atlatmadığı
bir kürtajın ardından, kürtaj yaptırılmasına karşı çıktı uzun yıllar. Hatta NDR
televizyonunda yayınlanan bir canlı programda, kürtajın yasaklanması
gerektiğini savunarak dönemin Kadın ve Gençlikten sorumlu bakanı Merkel ile sert
bir tartışmaya girdi ve mikrofonunu atarak toplantıyı terk etti.
68 Kuşağı yazarlarından olan Struck, yapıtlarında
özyaşamöyküsel öğeleri kullandı ve kendine özgü bir öyküleme biçimi ile ayrıksı
metinler üretti. Daha çok disiplin, eğitim, evlilik gibi kurumsal olanı odak
noktası olarak alıp eleştirirken, bireylerin yaşadıkları dönem içindeki
çıkmazları, uyuşturucu alkol gibi bağımlılıklarını ve kadının toplumsal rolünü tartışarak romanlarına yansıttı.
1973 yılında ilk roman olan Klassenliebe yayınladı. Daha ilk
kitabında kendine özgü ifade biçimini bulan Struck kısa zamanda geniş bir okur
kitlesine ulaştı. Sınıf sevgisi/aşkı
diye çevrilebilecek kitabın başlığı birçok yananlamı içinde barındırdığı gibi
tartıştığı konularla da Almanya basınında birçok olumlu ve olumsuz eleştirilere
yol açtı. 1975 yılında yayınlanan Die
Mutter romanı ise kendi doğumunu anımsayan bir anlatıcının öyküsüydü. Kitaplarıyla birçok ödül aldı.
Ingeborg B.-Duell mit dem Spiegelbild (1993) adlı kitabında yazar Ingeborg Bachmann
ile bir söyleşiye girerek tartışır, ancak ilk kitapları kadar ilgi görmez.