Kategoriler

14 Mayıs 2013 Salı

Karin Struck (1947-2006)



14 Mayıs Schlagtow’da (Greifswald/Mecklenburg) doğdu.



Anımsamak tehlikelidir. Ama unutmak daha da yıpratıcıdır.

“Aşk, yemek ya da uyumak gibi yaşamın bir parçasıdır.(…) Aşk, kişinin kendi benliğinin bir parçasını tanımasını sağlar, böylesi bir deneyimi yaşamayanınsa kimliği örtük kalır” diyen Karin Struck aşkın birçok yüzünü yaşamayı ve yazmayı yeğlemiş bir yazardır.

1953 yılında ailesiyle birlikte Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya göçen yazar birçok farklı kent ve üniversitede Romanistik, psikoloji ve Alman dili ve edebiyatı öğrenimi gördü. 68 Hareketinde aktivist olan Struck, çeşitli büro işlerinde ve fabrikada çalıştı. 1973’ten sonraysa serbest yazarlık yapmaya başladı.

Dört çocuk annesi olan yazar, kendisinin de bir kez deneyimlediği ve uzun süre kendisiyle hesaplaşarak, kolay atlatmadığı bir kürtajın ardından, kürtaj yaptırılmasına karşı çıktı uzun yıllar. Hatta NDR televizyonunda yayınlanan bir canlı programda, kürtajın yasaklanması gerektiğini savunarak dönemin Kadın ve Gençlikten sorumlu bakanı Merkel ile sert bir tartışmaya girdi ve mikrofonunu atarak toplantıyı terk etti. 

68 Kuşağı yazarlarından olan Struck, yapıtlarında özyaşamöyküsel öğeleri kullandı ve kendine özgü bir öyküleme biçimi ile ayrıksı metinler üretti. Daha çok disiplin, eğitim, evlilik gibi kurumsal olanı odak noktası olarak alıp eleştirirken, bireylerin yaşadıkları dönem içindeki çıkmazları, uyuşturucu alkol gibi bağımlılıklarını ve kadının toplumsal rolünü  tartışarak romanlarına yansıttı.

1973 yılında ilk roman olan Klassenliebe yayınladı. Daha ilk kitabında kendine özgü ifade biçimini bulan Struck kısa zamanda geniş bir okur kitlesine ulaştı. Sınıf sevgisi/aşkı diye çevrilebilecek kitabın başlığı birçok yananlamı içinde barındırdığı gibi tartıştığı konularla da Almanya basınında birçok olumlu ve olumsuz eleştirilere yol açtı. 1975 yılında yayınlanan Die Mutter romanı ise kendi doğumunu anımsayan bir anlatıcının öyküsüydü. Kitaplarıyla birçok ödül aldı.

Ingeborg B.-Duell mit dem Spiegelbild  (1993) adlı kitabında yazar Ingeborg Bachmann ile bir söyleşiye girerek tartışır, ancak ilk kitapları kadar ilgi görmez. 

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Rose Ausländer (1901-1988)


11 Mayıs’ta Czernowitz’te (Bukowina-Avusturya) doğdu.



Neden yazıyorum?
Çünkü sözcükler bizi yaz, diye diretiyor…

Neden yazıyorum?
Belki de Czernowitz’te dünyaya geldiğim için, dünya bana Czernowitz’te geldiği için. Nasıl da özel bir coğrafya. Özel  insanlar. Orada masallar ve mitler havada uçuşur, onlar solunurdu.

Bir yazısında “17 yaşımda günceme notlar almaya, düşünceleri, dizeleri karalamaya başlamıştım. Kısa zamanda şiirin benim yaşam kaynağım olduğu ortaya çıktı” diyen Rose Ausländer, yaşamı boyunca genelde şiir yazdı, şiir yazmadığı zamanlardaysa metinlerinin sözlerini şiirsel bir tınıyla buluşturdu.
Rosalie Beatrice “Ruth” Scherzer olarak dünyaya gelen yazar, Czernowitz ve Budapeşte’de ilk ve ortaokula gitti. Viyana’da ticaret lisesi bitirdi. Spinoza, Brunner, Platon ve Freud üzerine okumalar yaptı ve bu okumalar şiirlerine yansıdı. Felsefe ve edebiyatbilim alanlarında Czernowitz Üniversitesi’nde misafir öğrenci oldu (1919-1920). Babasının ölümünden sonra Amerika’ya göç etti (1921). İlk şiirlerini orada yayınladı, redaktörlük yaptı.
1923’te New York’a yerleşti ve üniversite yıllarından tanıştığı Ignaz Ausländer ile evlendi ve 1926’da ayrıldılar. Aynı yıl Amerikan vatandaşı oldu.
Amerika ve Kıta Avrupası arasında bir saat sarkacı gibi uzun yıllar gitti geldi Rose Ausländer. Zorunlu ya da gönüllü sürgünlüklerdi biraz da bu seyahatler. Aşklar, hastalık, savaş onu bu serüvene sürüklemişti biraz da. Sözgelimi hasta annesinin bakımı için Czernowitz’e döndü. Orada gazeteci Helios Hecht ile tanıştı ve 1928’de yeniden Amerika’ya gitti. 1931 yılına kadar Amerika’daki Almanca gazetelerde şiir ve deneme yazıları yazdı. Yeniden Czernowitz’e döndü. Çeşitli antolojilerde, gazete ve dergilerde şiirleri yayınlandı. İngilizce dersler verdi ve çeviri yaptı. Ancak Hitler’le Stalin’in yaptıkları anlaşma sonucunda Sovyet askerlerinin Czernowitz’e girmeleriyle birlikte 1940 yılında, Rose Ausländer Amerikan casusu olduğu iddiasıyla tutuklandı ve dört ay hapisten sonra serbest bırakıldı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Czernowitz kentinin gettosunda sıkışıp kaldı. Barınaklarda saklandı, ölümle burun buruna geldiyse de kenti terk etmedi. Paul Celan ile bu kaçışlar sürecinde tanıştı.
1948-1956 yılları arasında şiirlerini İngilizce yazdı. 1965’te Düsseldorf’a gitti ve Blinder Sommer kitabını yayınladı. Bu onun 1939’dan beri ilk kez yayınlanan kitabıydı. Ohne Visum (1974) Andere Zeichen (1976) vb. daha birçok kitap yayınladı. Kitaplarıyla Dorste Ödülü, Andreas Gryphius Ödülü, Bavyera Eyaleti Güzel Sanatlar Akademisi’nin Büyük Edebiyat Ödülü vb. ödüllere layık görüldü.
1972 yılında Düsseldorf’taki Yahudi Cemaatinin bakımevi olan Nelly Sachs Haus’a yerleşti.Buradan 1987’de ayrıldı. Hemen ardından en verimli dönemini geçirerek yaklaşık yirmiye yakın kitap yazdı. İnsanlarla olan ilişkilerini her geçen gün biraz daha seyrekleştirdi. Ölümünden kısa bir süre önce “herşeyin söylenmiş olduğu” düşüncesiyle yazmaya son verdi.