4 Nisan’da Frankfurt’ta doğdu.
1844 yılında Almanya’nın çeşitli bölgelerinden
topladığı veriler üzerine kaleme aldığı Armenbuch
adlı kitabı, henüz yayınlanmadan toplumsal eleştiri barındırdığı gerekçesiyle Prusya
sansürüne takılarak kitabın yayınlanması engellendi. Kıyıda kalmış/bırakılmış
birçok yazar gibi 1985 yılında, yani doğumundan 200 yıl sonra Berlin’de, yazarı
ve yapıtlarını tanıtmak amacıyla Bettina von Arnim adında bir topluluk kuruldu.
Bir ticaret adamı olan Peter Anton Brentano ve Maximiliane
La Roche ve on iki çocuklarından yedincisi olan Bettina von Arnim, sekiz
yaşındayken annesinin ölümü üzerine üç kız kardeşiyle Kassel’deki St.Ursula
Ordens adlı eğitim enstitüsüne gönderildiler babaları tarafından. 1797
yılındaki Fransız istilasına kadar yaşadıktan sonra yazar olan büyükannesi
Sophie von La Roche’un yanında yaşamaya başladı. Burada sanatçıları, entelektüelleri tanıdı.
Kardeşi şair Clemens Brentano onu Achim von Arnim ve Friedrich Karl von Savigny
ile tanıştırdı.
1806-1811 yıllarında gizlice Achim von Arnim’le
mektuplaşmalarının ardından evlendiler. Bu evlilikten yedi çocuk dünyaya
getiren Bettina von Arnim, farklı kentlerde yaşadıkları dönemlerde yazışmalarına
devam ederek yaşadıkları mekanları, çocuk eğitimi, para ve farklı sanat
tasavvurları gibi konuları tartıştılar. 1831’de Achim von Arnim’in ölümünden
sonra Berlin’e taşındı Bettina ve tamamen yazmaya yoğunlaştı. 1801 yılında
tanıştığı Karoline von Günderrode ile mektuplaşmalarını da Berlin’de yeniden kaleme
alarak Die Günderrode (1840) adlı
mektup romanını yayınladı. Ayrıca 1806 yılından sonra Goethe’nin annesi
Katharina Elisabeth Goethe ile ahbaplık kurduğu ahbaplığının uzantısındaki mektuplaşmalarına
Goethe ile mektuplaşmalarını katarak Goethes
Briefwechsel mit einem Kinde (1835) adlı kitabını yayınladı ve bu kitabıyla
ün kazandı.
Toplumsal ve politik eleştiriler getiren yazar,
kadın eşitliği, ölüm cezalarının son bulması gibi konulardaki fikirleriyle
kimilerine göre bir devrimci bir yazar bir mit olurken kimilerine göreyse
büyümeyen safdilli bir çocuk ya da kurnaz bir şeyten diye nitelendirildi. 1842
yılında Karl Marx ile tanıştığı rivayet edilen Bettina von Arnim 1990 yılında
bir başka yazar, Milan Kundera’nın anlatı kişisine dönüştü. Milan Kundera
Bettina von Arnim ve Goethe’nin mektuplaşmalarından yola çıkarak Ölümsüzlük adlı kitabını kaleme aldı.
“Geceleri tek başıma karanlık odadayken ve komşu
ışıklar parlaklıklarını duvara yansıtırken, zaman zaman da ışık huzmeleri
büstünü aydınlatırken ya da geceleyin kente sessizlik indiğinde, orada, burada
bir köpek havladığında, bir horoz öttüğünde; - beni insani olarak onun neden
böyle etkilediğini bilmiyorum, acılar içinde nereye gitmek istediğimi de
bilmiyorum.- Seninle sözcüklerle olduğundan farklı bir dille konuşmak
istiyorum; kalbine sımsıkı sarılmak istiyorum; - Ruhumun alevler içinde yandığını
hissediyorum.- Fırtına öncesi havanın korkunç sessizliği gibi sakin ve soğuk
kaldı düşüncelerim ve kalp bir deniz gibi çırpmakta. Sevgili, Sevgili Goethe!
Sonra seni hatırlıyorum yine geçmiş bir anıda; ateşin ve savaşın izleri yavaş
yavaş yok oluyor ve sen içeriye bir ay ışığı gibi doluyorsun. Sen bu güne kadar
tanıdığım ve deneyimlediğim herşeyden daha büyük, daha harikulade ve iyisin.-
Tüm yaşamın öyle güzel ki. “ (Goethes Briefwechsel mit einem Kinde, Çeviri:
Meral Oraliş)